18 Eylül 2016 Pazar

SUBLİMİNAL MESAJLAR VE 25. KARE TAKTİĞİ

 Beynimiz, kulağımıza 20 ile 20 000 hertz arasındaki sesleri iletir. Duyamadığımız titreşim aralıklarında bize dinletilen sesleri beynimiz kulağımıza duyuramaz ve bilincimize depolar.

Neden hepimiz hem rahatsız oluyoruz hem de bütün dizileri kaçırmadan izliyoruz?

Yoksa ekran başında uyuşturuluyor muyuz?

Bizi zehirleyen bir teknik mi kullanılıyor?

Hem kınayıp hem neden dikkatle takip ediyoruz?

25. kare nedir?

Bu yolla nelerimizi kaybediyoruz?

Mesleki ifadelerle zorlaştırılmış bir anlatımla başlamak istemiyorum. Merak edenler için bu karmaşık anlatımları sona ekleyebiliriz diye düşündüm.

Basit bir anlatım tercih edersek televizyon ekranı 25 eşit kareye bölünmüş bir sistem içermektedir. İzlediğimiz görüntüler aslında bu parçaların toplamından gözlerimize yansımaktadır. Biz bu eşit parçalardan 24 tanesi görür ve kolaylıkla algılarız. 25. kareyi ise sessiz sedasız beynimiz şuuraltına iter. Gözlerimiz bu ayrıntıyı seçemez bile.

Ama bilincimiz algılar ve önemser. Tabiri caizse uslu bir çocuk gibi yapılan bu tembihleri uygular. Gözle görülemeyecek kadar kısa sürede patlayan flaşlar şeklinde mesaj ekranda belirir ve biz anlamadan kaybolur.

Görmediğimizi düşündüğümüz bu telkini bilincimiz atlamaz ve hemen derinlerde bir yerlere depolar, biriktirir ve maalesef uygular. Bu gizlenmiş görüntüyü çok yavaş sarıldığı takdirde bazı özel yöntemlerle fark edebilmemiz mümkündür.
ubliminal mesaj nedir?

Eminim birçoğumuz bunu biliyoruzdur. Veya şuuraltına mesaj iletmek olur mu, diye düşündüğümüz oluyordur.
Şayet soruyu böyle sorarsak sadece ekranla sınırlı olmayan bilinçaltı uyarı çeşitlerinden yani bombardımanlarından da söz edebiliriz. Örneğin radyo frekanslarıyla yapılanlar.

Beynimiz, kulağımıza 20 ile 20 000 hertz arasındaki sesleri iletir. Duyamadığımız titreşim aralıklarında bize dinletilen sesleri beynimiz kulağımıza duyuramaz ve bilincimize depolar.

Alfa dalga boyuna gizlenen seslerle farkında olmadan zehirlenebiliriz. Büyük marketlerde dinlediğimiz müziklerin dibine daha çok almamız gerektiği, ancak harcarsak mutlu olacağımız telkini yerleştirildiğini biliyor muydunuz? Ya da radyolarda dinlenilen müziklerin mp3 tekniğiyle zararlı mesajlarla birlikte dinletildiğini?

Örneğin Irak’ta bu yöntem işgalden önce kullanılmıştır. “Direnmen faydasız” mesajı radyoda Kuranı Kerim yayının altına gizlenerek verilmiştir. Ve ne kadar keskin sonuçlar alındığını şimdilerde hepimiz üzüntüyle görmekteyiz.

Reklâm panolarının, logoların ve benzeri resimlerin içine gizlenen resim, simge, şekil, kelime, rakamlarla yapılanları da vardır (ABD dolarında olduğu gibi). Hatta koku yolu ile bile subliminal mesaj verildiği kayıtlara geçmiştir.



Bu gizli ve büyük tehlike psikanalistlerin, psikologların, insan yaradılışından çok iyi anlayan uzmanlar tarafından bulunmuştur. “İnsanları nasıl daha derinden etki altına alabiliriz?” sorusunun cevabı olarak ortaya çıkmıştır.

Gözlemler ve deneyler sonucunda şuuraltına verilen uyarıların daha etkili olduğu doğrulanmıştır.

Reklâmcılık Uzmanı James Vicary adındaki Amerikalı, ilk kullanan kişi olarak kayıtlara geçmiştir.

İlk olarak sinema salonlarında içecek satışlarını arttırması için kullanılmıştır. İlk kullanımı aslında deney niteliğindedir. Sinemada gözlerin seçmeyeceği bu malum kareye buz gibi kola iç yazısı veya resmi yerleştirilmiştir. Film arası verildiğinde bilin bakalım ne olmuştur. Tabiî ki kola satışları patlamıştır
Başlarda ticari amaçlar için kullanılması hedeflenmiştir.

Ama zamanla işler değişmiştir. Keşke kolayı daha fazla satmak kadar masum girişimler olarak kalsaydı. Tabiî ki öyle olmadı. Bunları sıralamamız mümkündür.

Ürün reklâmı yapmak
Psikolojik yönlendirmeler yapmak (sapkınlaştıran fikirler, ahlaksız saplantılar kazandırmak)


İnanç propagandaları veya siyasi görüş baskısı yapmak (karalama kampanyaları ile bazı dinleri! olumsuz, sevimsiz veya cani göstermek, terörle benzeştirmek.)

Uluslar arası ilişkilere istenildiği gibi yön vermek (Örneğin neden bazı ülkelerin dünyada patron veya en büyük güç olduğunu düşünürüz?)

Yanıltıcı bilgilendirmeler yapmak (Korku paranoyaları aşılamak gibi. Düşünürsek televizyonda çocuklarımıza güçsüz, işe yaramaz, etkisiz insanlar oldukları mesajı veriliyorsa sonucu ne fena olacaktır.)

Savaş tekniği olarak kullanmak

Sıralama daha uzayabilir. Sonuçları çok ağır olacak bir tehlike olduğu kesin olarak söyleyebiliriz. Vaktiyle en masum çizgi filmlerin içine cinsel içerikli o kadar gizli mesajlar yüklemişler ki, onları izleyen nesillerin ne bir dava heyecanı ne de vatan millet aşkı taşımaları mümkündür.

Zaten parklarda sokaklarda henüz ergen olmamış sevgililerin dolaştığına hayretimiz azalarak şahit olmuyor muyuz? Çocuk denecek yaşta derslerini asarak âşık, maşuk provası yapan gençleri başka nasıl izah edebiliriz kendimize. Zaten bu mesajlar direk olarak da veriliyor.

Açık seçik çeşitli kanallarda aşk cinsellik çekinilmeden işleniyor. Ve evlatlarımız bunları izlemek konusunda sınırlandırılmıyorlar. Herkesin kulağında her model mp3 müzik aletleri var. Bakalım benliğimizi değerlerimizi asaletimizi eski haline döndürebilecek miyiz?



Hala da çocuklarımızın izlediği çizgi filmlerde gizlenmiş tek göz sembolleri, Yahudiliğin simgelerinden üçgen prizma, şeytana tapma ayinlerinde kullanılan ritüeller, satanizm simgeleri gibi gerçekliği kanıtlanmış tespitler vardır.


Bunlara internetten ulaşmak mümkündür. Detaylı videolarla gerçekleri belirten çalışmalar var.



1900’lü yıllarda kullanmaya başlandığını bildiğimiz bu sistem, yine 1900’lü yılların başlarında bir illüzyonist aynı zamanda psikoloji profesörü olan bir bilim adamı tarafından keşfedilmiştir, insanların gözlerindeki bu yanılgıyı ilk o fark etmiştir.



Şimdilerde çığırından çıkan subliminal mesaj fikri böylece ortaya çıkmış ve geliştirilerek 25. kare faciası ve diğerleri kullanılmaya başlanmıştır.



“Bu korkunç ve sinsi tehlike kabul edilen bir gerçek mi yoksa varsayım mı?” diye sorabilirsiniz. Varsayım denilmesi mümkün değil. Çünkü yasalarda bile düzenlenmiş maddeler var bu konu ile ilgili.



Merak edenler için 3984 sayılı yasanın 20. maddesinde tüketicinin haklarının korunması bakımından şuur altı reklâmların yasak olduğu belirtilmektedir. Ülkemiz hariç dünyada büyük bir teyakkuz vardır bu konuda.



Bilhassa Rusya bu konuda alarmdadır. 1964 de İngiltere’de, 1974 de ABD’de ve daha 55 ülkede insanlarını bu saldırılardan korumak üzere düzenleme ve yaptırımlar uygulamaya başlanmıştır.



Mesela bilgilere göre Rusya’ da her 5 programdan birinde kullanılıyormuş. Rusya Basın Bakanlığı bu tekniği kullanan yayın organlarının lisanslarını iptal ediyor. Hatta yaygın bir şekilde bu uygulamayı tespit eden detektörler kullanıyorlar.



Zannederiz ki artık bütün ülkelerde kullanılıyor. Özellikle İngiltere ABD gibi ülkelerde.



Irak işgal edilmeden önce direnmenin faydasız olduğuna dair mesajlar verildiğini söylemiştik. Hem de Kuranı Kerim yayını ile birlikte. Ben devleşmiş medya güçlerinin bu tekniği birçok amaçla ülkemizde kullandığını düşünüyorum. Bizim değerlerimizi savunan artık onlarca televizyon var.



Fakat hala izlenme oranları çok düşük. Hâlbuki azımsanmayacak bir çoğunluk olduğumuzdan söz ediliyor. Diğer yayın kanalları daha fazla izleniyor nedense.



Muhafazakâr kesim de onları izliyor, olmayanlar da. Ne kadar hakaretler ediliyor, inançlarımıza saldırılıyor yine de bizler onların dizilerini, haberlerini izlemekten zevk alıyoruz. Eskiden bunun nedenini güzel dekorlar kullanmaları, canlı renkler ve makyajlar, dikkat çekici konu ve konuklar seçmeleri olarak değerlendiriyordum.



Biraz da nefsimize hoş geldiğini kabul ediyordum. Bu konuyu araştırdıktan sonra 25. karelerde bekli de “başka kanal açma” “buradan ayrılma” ya da “hep bizi izle” gibi tembihler olabileceğini düşünmeye başladım. Bunlar masum ve iyi niyetli telkinler, tabiî ki daha fazlasından korkulmalı.


Neden bu kadar dolaylı bir yolla mesaj vermeyi tercih ediyorlar? Uzmanlara göre böylesi daha etkili. Göremediğimiz ve bilincimiz açıkken algılayamadığımız bir şeyi reddetme şansımız hiç yok. Bu hakka sahip değiliz. Çünkü haberdar değiliz. Bu yüzden bu yöntemle uyuşturuluyoruz.

25. karedeki gizli mesajlar bizi etkiliyor.

Diğer 24 karede anlatılanlar zaten bizim için çok olumsuz. Bu durumda bütün kareler bizi şaşırtmak, benliğimizi zedelemek, inançlarımızdan uzaklaştırmak, doğrularımızı yanıltmak, bizi kapital uçurumlara sürüklemek için akşamdan sabaha sabahtan akşama yayın yapıyor.

Gerçekten işimiz çok zor. Üstelik kime sorsak dizileri, programları veryansın eleştiriyorlar ve zararlarından söz ediyorlar. Ama nasıl oluyor bilmiyorum herkes izliyor. İzlemiyoruz diyen kişilerden bile o hafta her hangi bir dizide ne olduğunu öğrenebilirsiniz. Dizi yapımcılarının insafına terk edilmiş bir halde zamanlarımızı boşa harcıyoruz. Harcanıyoruz.

Bütün dindar insanlar hem televizyonun aleyhinde konuşuyoruz hem de akşam birbirimizle bile konuşmadan uyuşmuş gibi televizyon izliyoruz. Misafirlikler gitmeler gelmeler giderek tükeniyor. Herkesin büyük ya da küçük bir ekranı var evinde nasıl olsa. Kimsenin kimseye ihtiyacı kalmadı. Artık eşinizi bile televizyondan seçebilirsiniz.

Tanıdık, eş, dost hükümsüzdür bundan sonra. Ekranlar küçüldükçe yalnızlığımız büyüdü. Ceplerimize girecek kadar küçülen bu teknoloji bizi giderek daha da yalnızlaştırıyor. Arkadaş bulmaya yarıyor fakat insanlığımızı elimizden alıyor.


Kapitalist güçlerin midesini büyüten çaresiz eğlencelere yönlendirildik. Her birimiz “eğlenmek merkezli” hayatlar çiziyoruz kendimize. Bizim toplumumuza hiç uymayan davranışlar giderek sıradanlaştı. Bunları sıralasak çok zaman alacaktır. Ahlaki ve maddi olarak çok yıpratıldık ve devam eden kötü bir gidişat var.

kaynak :http://www.dunyavegercekler.com/haber/302-subliminal-mesajlar-ve-25-kare.html

İLLUMİNATİ KARTLARI



 Aslında İlluminati denen oluşum, teşkilatlanması gereği birçok dala ayrıldığı için hakkında değinilmesi gereken bir çok konu vardır. Ancak bu yazımızda sadece illüminati kart oyunundan bahsedeceğiz.. Gerek internette gerek bazı dergi ve gazetelerde olsun; “İlluminati gelecekte gerçekleştireceği eylemleri yıllar öncesinden bir oyunla açıkladı” tarzında birçok bilgi bulunmaktadır. Peki nedir bu İlluminati kartları?

Amerika merkezli Steve Jackson Games firması 1994 yılında Monopoly gibi kendine has bir kart oyunu piyasaya sürmüştür. Oyunun ismi “illuminati Yeni Dünya Düzeni”dir. Oyunun ilham kaynağı, Robert Shea ve Robert Anton Wilson tarafından 1975’te yayınlanmış, The Illuminatus! Trilogy adlı bir kitaptır. Oyunun amacı: oyuncuların, dünyayı yasal veya yasadışı yollardan yönetmesini sağlamaktır. Oyunun sloganı ise “belki bu oyunun arkasında da illuminati vardır her yerde oldukları gibi…” Buraya kadar herşey normal görünüyor değil mi?
Peki ya size oyun kartlarının üzerlerindeki resimlerin bir süre sonra gerçekleştiğini söylersem? 94’lerde piyasaya sürülen bu kartları incelediğimizde onlarca kartın gerçekleştiğini görüyoruz. Fakat diğer yandan da birçok kart daha gerçekleşmemiş olayları kapsıyor. Bu kartların 370 tanesi açıklamakta zorlandığımız ve daha gerçekleşmemiş olayları kapsıyor. 400’e yakın İlluminati kartı var.
Şimdi bu kartların bazlarına göz atalım;

1.Kartın ismi: “Terorist Saldırı”














Kartın üzerinde bulunan ibare : “Bu kartı kontrolünüz altında bulunan
bir şiddet grubuna +10 güç ya da +10 direnç vermek için kullanın.” Günümüzde artık İkiz Kuleler’in bizzat Amerika tarafından yıkıldığı bilinmekte. İlluminati için çok önemli bir komplo olduğu sadece bu plan için yaptığı subliminaller den anlaşılıyor.
Örneğin Matriks filminde ve kimi walt Disney yapımı çizgi filmlerinde birçok 11 Eylül subliminal
mesajlarına rastlamak mümkün.

2.Kartın ismi: “terorist saldırı 2”

 Kartın üzerinde bulunan ibare bu kartı terorist saldırı kartına +30 güç vermek için kullanınBu karttada pentagona yapılan saldırı açıkça görülmekte pentagona yapılan saldırının ana saldırı olan ikiz kuleler saldırısının zararını arttırmak için yapıldığı düşünüldüğünde oldukça ironik bir durum ortaya çıkıyor.
3.Kartın ismi: “ABD başkanlık seçimi”
 Bu kartta da eski Amerika başkanı bill clintonu çok net bir şekilde görüyoruz. Bütün Amerikan başkanlarıKurukafa ve Kemikler isimli bir cemaatte yetişmekte olduğuna dair bir teori var, açıkcası bu kartlar teoriye delil oluşturur nitelikte. Bu teoriye göre 10-15 yıl sonra kimin ABD başkanı olacağı önceden belli.





















4.Kartın ismi: “Amerika yeni başkanını seçiyor”

Clinton’dan sonra gelen kartımız da ABD’nin ilk siyahi lideri barack obama da Açıkça görüldüğü gibi oyunda ki yerini yıllar öncesinden almış. Bu kartta açık şekilde  Kurukafa ve Kemikler tarikati teorisine delil teşkil ediyor.




















5. Kartın ismi: “gelgit dalgası”
Bu kartta “önceden planlanmış” devasa bir deniz dalgası görülüyor. Japonya’nın başına gelen felaketleri hatırlayalım.

Ortalığı yıkıp geçen,önünde hiç bir şeyin duramadığı tsunami dalgaları… Bu olayın videoları hala internette mevcut. “Japonya ile ne alaka?” diye düşünüyorsanız acele etmeyin sıradaki karta bir göz atın.




















  6.Kartın ismi: “Nükleer Felaket”

Yıl 2011, Töhoku Depremi ve sonrası. Japonya’nın Fukuşima Nükleer Santrali’nde atmosfere radyoaktif madde salınmasına sebep olan olaylar dizisidir. Uzmanlar kazaları Çernobil felaketinden sonra en büyük ikinci nükleer kaza olarak tanımlamakla birlikte, tüm reaktörlerde sorun yaşanması kazaları bugüne kadarki en karmaşık nükleer kaza yapmaktadır.






















7.Kartın ismi: “Deprem Projektörü”
Kartın üzeinde bulnan ibare bir bölgede planlanmış deprem yaratın özelliği ise bu kartı nükller felaket kartıyla kullanırsanız +10 güç verir. ABD’nin haarp silahını duymuşsunuzdur. Bu silahın başlıca fonksiyonlarına bir göz atacak olursak.
* Dünya üzerindeki petrol ve doğalgaz gibi stratejik yeraltı kaynaklarının yerlerini tespit etmek.
* Gerekli zamanlarda ABD ordusu dışındaki haberleşme kaynaklarını kesmek.
* Olası bir füze saldırısında, füzeyi havada imha etmek.
* Depremler yaratmak. gibi fonksiyonları varır. Yani tam olarak kartın oyundaki işlevi ile harpın gerçek dünyadaki işlevi paralel şekilde birbirinin aynısı.




















Şu ana kadar göz attığımız kartlar, şimdiye kadar gerçekleşen olaylardan sadece bazıları. Bir de henüz gerçekleşmemiş felaket kartları var: insanlara laboratuvarda üretilen zombi virüslerinin bulaştırılması, Dünya’da yaşanılacak bir felaket öncesi kurtulması gerekenlerin uzayda bir koloniye taşınması, uzaylılarla anlaşıp dünyanın bazı bölgelerinin işgaline izin verilmesi, ekonomik krizler yaratılıp toplumlar üzerinde baskı kurulması, basın yoluyla insanların manipule edilmesi gibi daha nice olaylar silsilesi ile kartlar uzayıp gidiyor. Ancak sadece şimdiye kadar gerçekleşmiş olan olaylardan bile yola çıkarsak; kartların sahip olduğu ilginç durum bir komplo teorisinin çok ötesinde bir gerçeğe dönüşmüş durumda.








Kaynak :http://korkubilimi.com/komplo/illuminati-kart-oyunu.html