7 Şubat 2014 Cuma

FLORUR SAĞLIGA YARARLIMI (ZARARLIMI) ?

Florür Nedir?

Florür, yer yüzünün hemen hemen her yerinde yaygın olarak bulunan doğal bir mineraldir. Bazı gıda ve su kaynakları da florür ihtiva ederler.
Diş çürüklerini azaltmak için içme suyuna genellikle florür eklenir. 1930’larda, araştırmacılar doğal olarak florürlü içme suyu ile büyüyen insanların, florürlü su bulunmayan alanlarda yaşayan insanlarda göre üçte iki daha az çürük görüldüğünü tespit ettiler. O tarihten bu yana, su şebekesine su eklendiğinde diş çürüklerinin azaldığı defalarca gösterilmiştir. Amerikan Diş Hekimleri Birliği, Dünya Sağlık Örgütü ve Amerikan Tabipler Birliği gibi birçok kuruluş, diş çürüğü üzerindeki etkisinden dolayı su kaynaklarında florür kullanımını onaylamıştır. 

Florür ve suların florlanmasıyla ilgili Türkçe araştırmaları google’da yaparsanız bir çoğunda Türkiye’de suların florlanmadığı ve içme sularından da bu minerali düzgün alamadığımız için risk altında olabileceğimizi belirten bir çok yazıya denk geleceksiniz. Peki gerçekten durum böyle mi? Diş macunlarındaki florür ve içme sularının florlanması gerekli mi? 

Florür ile ilgili en önemli iddiaları sıralarsak;

1)  Nörotoksik (sinir hücreleri üzerine toksik etki gösteren sinir hücrelerini tahrip eden) ve IQ’yu azaltan bir etkiye sahip. 1995 yılında Dr. Phyllis Mullenix’in hayvanlar üzerinde yaptığı deneylerle bu durum ispatlanmıştır. Yine 1998 yılında fareler üzerinde yapılan deneyler sonucunda, sularında 1ppm sodyum florür (NaF) bulunan farelerin Alzheimer benzeri hafıza rahatsızlıklarına yakalandıkları gözlemlenmiştir. 

2)  Kansere yol açıyor; New Jersey sağlık bakanlığı yaptığı araştırmada suyun florürlendiği bölgelerdeki erkek çocuklarında kemik kanserinin 2 ile 7 kat arası daha fazla olduğunu tespit etti. Ayrıca florürün rahim kanseri riskini arttırdığına dair ciddi çalışmalar da bulunmaktadır.
 
3) Doğum kusurları ve fetüs ölümlerine yol açıyor; İngiliz toksikologların yapmış olduğu araştırmaya göre su florürlemesi bulunan alanlarda, bulunmayan komşularına göre fetüs ölümlerinin %15 daha fazla olduğu gözlemlenmiştir. Su florürlemesi yapılan bölge, yapılmayan komşu bölgesine göre daha yüksek sosyo-ekonomik seviyededir ve fetüs ölümlerinin daha az olması beklenmektedir.

 4)  Etkisizliği kanıtlanmış; sudaki ve diğer ürünlerdeki florür alaşımları herhangi bir kayda değer diş çürümesine karşı koruma sağlamıyor. Bu konudaki tüm geniş ölçekli çalışmalar hiç bir pozitif etkinin bulunmadığını göstermiştir.

 5)  Bağışıklık sistemine zarar veriyor; bağımsız araştırmalar göstermektedir ki, florür bağışıklık sisteminin fonksiyonlarına da zarar vermektedir. Amerika’da 1960’lar ve 1970’lerden itibaren sulara florür alaşımları eklenmektedir. Şu anda bu jenerasyona ait kişilerde bağışıklık sistemi hastalıkları baskın oranlarda görülmektedir.
 
6)  Suya katılan florür alaşımları sıklıkla kurşun, arsenik ve radyonüklidlerle kirlenmiştir. Bunun sebebi de florür alaşımlarının toksik atıkların yan ürünü olmasından kaynaklanır ve bir çoğu suni gübre tesislerinin atık temizleme ünitelerinden gelmektedir. 2000 yılında yayınlanmış bir çalışmada ise suya florür alaşımları katmanın çocuklarda kandaki kurşun seviyesinin yükselmesine sebep olduğu gösterilmiştir.

 7)  2000 ve 2001 yıllarında yapılmış bir çok araştırmada florürün eklem iltihapları ve stres kırıkları gibi birçok kemik rahatsızlığına sebep olduğu vurgulanmıştır. Yukarıda yazmış olduklarım komplo teorileri değil, konu hakkındaki bilimsel makalelerden alınmış bilgilerdir. Fazla uzatmamak adına daha fazla yazmadım fakat florürün zehirlenmelere sebep olduğu, kilit ezimleri inhibe ettiği, tiroit fonksiyonlarını durdurduğu gibi konularda da makaleler mevcut. Ayrıca bir çok belki bizim de yaşadığımız ve neden kaynaklı olduğunu bilemediğimiz kronik baş ağrıları, mide krampları, güçsüzlük ve halsizlik gibi etkilerinden de bahsediliyor. 

 Özellikle yurtdışında bağımsız birçok araştırmacı, organizasyon, sağlık uzmanı ve dişçi insanları florür eklenmiş su ve diş macunundan uzak durmaları için uyarıyor. Çocukların florürün oluşturduğu nörolojik kirliliğe daha duyarlı olmasından dolayı özellikle dikkat edilmesi gerektiğinin altını çiziyorlar. Organik olmayan meyve sularındaki tarım ilacı çözünmez atıklarının da ciddi oranda florür içerdiğine de dikkat çekiyorlar. Türkiye’de yapılan arIsparta Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ)’nde yapılan araştırmada, içme sularındaki yüksek dozlu flor elementinin üreme sistemini ciddi tahrip ettiği belirlendi.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tamer Mungan, 2 yıl önce yaptıkları ‘içme sularında florun üreme sistemleri üzerine etkileri’ konulu araştırmada, öncelikle Isparta ve yöresindeki içme sularını analiz ettiklerini, flor düzeyinin standardın 2-3 kat üzerinde çıkması üzerine çalışmayı yapmaya karar verdiklerini anlattı.

    Mungan, fareler üzerinde yaptıkları deneyde; uygun tekniklerle farelere yüksek dozlu florlu su içirdiklerini belirli bir süre sonra çiftleştirilen bu hayvanların üreme sistemlerinde tahribatlar meydana geldiğini ve rahimde hücrenin tutulmasını sağlayan doku tabakasının tahrip edildiğini gözlemlediklerini kaydetti.
 Mungan, şunları söyledi: “Hamilelikte ilk 4-5 günde hücre rahime giderek yapışır ve buna zemin hazırlayan bir tabaka, bir doku vardır. Embriyoların yerleştiği bu dokunun tahrip olduğu ve hücre yapışmasının sağlanamadığı görüldü. Yani yüksek florun insan üreme sisteminde de rahim içi dokuları zedeleyerek tahrip ettiği söylenebilir.”
 Mungan, insanların üreme sistemlerinde çevre, gıda gibi faktörlerle birlikte yüksek dozlu florun içme suyunun etkisinin olduğunun ispatlandığını belirtti.
  
    Bu çalışmanın oldukça önemli olduğunu ifade eden Mungan, “Suyun içindeki bir takım küçük elementler genellik önemsenmez. Ancak, sadece florun neler yaptığı ortada. Burada bizim yaptığımız bilimsel bir tespittir. Biz sorunu tespit ederek ortaya koymuşuz. Yetkililerin bunu dikkate alarak vakit kaybeden çözüm sağlamaların gerekiyor.” diye konuştu.
 Bir süre önce Isparta Sağlık İl Müdürlüğü’nün yaptığı analizlerde flor oranı standartların 2 katı kadar yüksek çıkmıştı. Okullardaki diş taramalarında ise içme suyuna bağlı olarak öğrencilerin diş ve çene yapısında bozukluklar tespit edilmişti.

  Buraya kadar anlattıklarım işin bilimsel kısmıydı diyebiliriz. Komplo teorisyenlerine baktığımız zaman çok daha çarpıcı iddialarla karşılaşıyoruz. İlk olarak şundan bahsetmek gerekiyor, florür bir isim hatasıdır, periyodik tabloda florür diye bir element bulunmamaktadır. Asıl bahsedilen flüor gazıdır (F işaret ile bilinen atom no: 9 ve atom ağırlığı: 19.00 olan kimyasal element).
Flüor alüminyum üretimi ve nükleer endüstride kullanılan bir gazdır ve kullanımından yan ürün olarak sodyum florür (NaF) elde edilir. Sodyum florür öncelikli olarak fare ve böcek zehiri üretiminde kullanılmaktadır ve birçok diş macununun aktif bileşenidir. Ayrıca sodyum florür Prozac’ın (Fluoxetene Hydrochloride) ve Sarin sinir gazının (Isopropyl-Methyl-Phosphoryl Fluoride) temel bileşenlerindendir. (Sarin’i Japonya’da metro istasyonuna yapılan terörist saldırıdan hatırlayabilirsiniz). Alüminyum ve nükleer endüstrilerinden elde edilen bu zehirli atığın depolanması oldukça güçtür. Denizlerin dibine depolandığında milyonlarca balığın ve deniz canlısının ölümüne neden olmakta, eğer toprağa depolanırsa nehirlere ve yeraltı sularına karışmakta ve toprağı zehirlemektedir. Metali yeme özelliği de bulunduğu için sodyum flurürün depolanması için üretilen konteynırlar oldukça pahalıya mal olmaktadır. 

    2. dünya savaşı sonrası, florür deneyleri içerisinde yer alan alman I.G. Farben şirketi, ABD ile ilişkilerini geliştirmeye başlamıştır. CIA’de, nazilerin kitlesel denetim deneylerinin sonuçlarını öğrenmeye çalışır ve bilgi toplar. Alman şirketi Farben’e, CIA ajanı Amerikalı bir danışman atanır. O sırada CIA’in başında, bu kurumun efsanevi kurucusu Dulles vardır. Dulles’in yanında Dr. Estabrooks, danışman olarak çalışmaya başlamıştır. Dr. Estabrooks, colgate yönetim kurulu başkanı ve aynı zamanda CIA başkan danışmanı, New York Hamilton üniversitesi psikoloji bölüm başkanı ve ABD hükümetinin hipnotizma ve davranış psikolojisi danışmanıdır. Böylelikle Colgate florürlü diş macunu üretir. ABD halkı, içme sularının sağlıklı olması için, bu sulara sodyum florür katılması için izin vermeye ikna edilir. 

   Bunlar ve buna benzer komplo teorileri tüm dünyada son yıllarda ciddi şekilde konuşuluyor. Sodyum florür gibi bir zehirli atıktan masrafsız kurtularak aynı zamanda da kitle hipnozu gerçekşeltirip insanları teslim olmuş kölelere çevirmek bir taşla iki kuş atasözümüzü hatırlatıyor. Bu konuyu burada bitiriyorum fakat özellikle yurtdışında halkı bilinçlendirmek adına bir çok sivil kuruluşun mücadale ettiğini bilmenizi isterim. 



Kaynak:
http://kingtaz.tumblr.com/#sthash.Jgk9DXEx.dpuf


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder